Kürtaj konusunda TTB Merkez Konsey'den Açıklama

psikiyatri.org.tr /

Kamuoyuna Duyuru
Kısa süre önce Başbakan tarafından gündeme getirilen “kürtaj” tartışması “önce insan yaşamı” diyen biz hekimler açısından gerek içeriği gerekse de üslubuyla endişe vericidir.

Bilinmelidir ki kürtajın başlıca nedeni bir insan hakkı olan Üreme Sağlığı Hizmetlerinin
-yeterince ve nitelikli olarak verilememesi ve
-mevcut aile planlaması hizmet gereksiniminin karşılanamamasıdır.
 
1950’li yıllarda Türkiye’de, çoğu kez de kadının kendi müdahalesi ile yapılan bir kısmı ağızdan alınan (acı yonca, kınalı kinin ve maydanoz suları gibi), bir kısmı rahim ağzından rahimin içine itilen (laminaria, kalem şeklinde kesilmiş sabun, kibrit çöpü, çıra, ebegümeci kökü, bağ çubuğu, kunduracı çirişi, cam çubuk gibi) mekanik araçlarla “sağlıksız koşullarda” düşüklere bağlı olarak bir yılda 10 bin anne kaybedilmekte, büyük hastanelere ayda en az 3-4 ölümcül düşük komplikasyonunun geldiği bilinmektedir. Bilinmektedir ki bu “yollara” sıklıkla yoksullar ve farklı olanaklara ulaşamayan kadınlarca başvurulmaktadır.
 
Bu acı gerçekler karşısında sağduyulu kanaat önderlerinin öncülüğünde Dünya Sağlık Örgütü işbirliği ile yapılan bir seri araştırma ve Sağlık Bakanlığı’nın da desteği ile, istenmeyen gebeliklerin önlenmesi ve anne ölümlerinin azaltılması için yıllarca sürdürülen çabaların sonucu otuz yıl önce 2827 sayılı yasa TBMM’de kabul edilmiştir.
 
Önceki yıllarda anne ölümleri içinde düşüklerin payının nerede ise % 50’ler civarında olduğu düşünülürse anne ölümlerinin herhangi bir polemik konusu ve politik malzeme yapılmaksızın önlendiği anlaşılacaktır.
 
Türkiye’de düşük oranları 1990’lı yıllardan beri azalmaktadır. Örneğin geçmişte 100 gebeliğe karşın 23 düşük olurken son araştırmalar bunun 10’a düştüğünü göstermektedir. Bunun nedeni ise geçmişte koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık verilmiş olmasıdır.
 
Bu bilgiler ışığında sormak istiyoruz; konunun gündeme getirilmesi bir "gündem değiştirme" ya da inanç istismarı değilse; istenen, anne ölümlerinin çok yüksek olduğu eski günlere geri dönülmesi midir?
 
Sormak istiyoruz; bir cenin için “cinayet” ifadesi kullanılırken Türkiye’de, halen OECD ülkelerinin yaklaşık 10 misli daha yüksek olan gebelik ve doğumlara bağlı anne ölümleri için “devletin önleyemediği cinayetler" olarak bakılmakta mıdır?
 
Kürtaj azaltılmak isteniyorsa, bunun yolu, onu yasaklamak ya da cinayet olarak niteleyip hem hekimleri hem de bu hizmete ihtiyacı olan kadınları, aileleri, cinayet işleyen konumuna sokmak yerine, toplumda güvenli cinsel yaşam ve üreme sağlığı hizmetlerinin özellikle de aile planlaması hizmetlerinin nitelikli olarak verilmesi olmalıdır.
 

Kamuoyunun bilgisine sunulur.

TTB Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu,

TTB-Merkez Konsey adına