Dünya Yaşlılar Günü Basın Açıklaması

                                                                         TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ

                                                          DÜNYA YAŞLILAR GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

01. 10.2014

 

Ülkemizde ve tüm dünyada yaşlı sayısı giderek artmaktadır. Dünyada 60 yaş üstü kişi sayısının 800 milyon olduğu tahmin ediliyor ve bu rakam tüm dünya nüfusunun %11'ini oluşturmaktadır. 2050 yılı itibarıyla ise bu oranın % 22' ye çıkması beklenmektedir. İlerleyen yıllarda nüfusunda en fazla oranda yaşlı artışınıyaşayacak ülkeler Türkiye gibi orta gelişmişlik düzeyine sahip ülkeler olacaktır.Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2005 yılında 65 yaş üstü nüfusuntüm nüfusa oranı %5.7 iken 2012 yılında % 7'ye yükselmiştir. 2050 yılında isebu oranın %17.6 olacağı tahmin edilmektedir. Yaşlıların sayısının artmasıyla birlikte yaşlı sağlığı ve de yaşlı ruh sağlığı giderek artan bir önem kazanmaktadır.Genel olarak kültürümüzde yaşlılar, saygı duyulan ve sözü dinlenilen kişiler olarakdüşünülse de toplumda yaşlılara karşı pek çok gizli önyargı bulunmaktadır.Yaşlıların fiziksel olarak zayıf oldukları, çalışamayacakları, zihinsel açıdan zayıfoldukları şeklinde önyargılar olduğu yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Medya veyazılı basında da yaşlıların daha çok bunamış, eski kafalı ya da huysuz kişiler olarak karikatürize edilmesi de bu önyargıları desteklemektedir. Oysayaşlılığa karşı bu önyargılar aslında ırkçılık, cinsiyetçilik gibi yasalarla önlemalınması gereken durumlar olarak kabul edilmelidir, çünkü yaşlılar ile diğer yaş gruplarının arasında sosyal bir duvar oluşmasına yol açmakta; yaşlıların toplumda yeterli yer almasına engel olmakta ve yaşlının ruh sağlığını da dolaylıolarak etkilemektedir.Yaşlı ruh sağlığını etkileyen ve toplumda çok konuşulmayan, göz ardı edilen birsorun da yaşlı istismarıdır. Yaşlı istismarı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “yaşlıbir kişiyle güven ilişkisi içinde olması gereken bir kişi tarafından yapılan fiziksel,psikolojik, cinsel, ekonomik ve hak istismarı gibi zarar verici ya da uygunolmayan davranışlar” olarak tanımlanmaktadır. Yaşlının fiziksel bakımının,sağlık kontrolleri ve hastalık tedavilerinin yeterli yapılmaması da yaşlı istismarıdır.Gelişmiş ülkelerde yaşlılarda istismar %4-6 oranında bildirilmekte ise de aslında daha yüksek oranlarda görüldüğü ancak bildirilmediği ve tespit edilemediği düşünülmektedir. Yaşlıyıgenellikle istismar eden kişiler yakın akrabaları olmaktadır. Yaşlı istismarı ve ihmali ruhsal açıdan yaşlıyı mutlaka etkileyecektir ve yaşlıda kaygı ve depresyon belirtilerinin çıkmasına yol açacaktır.Aktif yaşlanmanın sağlanmasında ilk basamak yaşlılığa karşı toplumun önyargılarını azaltmaktan geçmektedir. Özellikle yerel yönetimlertarafından yaşlıların sosyal etkinliklere katılmasını teşvik eden düzenlemeleryapılması, yaşlıların sokaklarda daha fazla ve daha rahat dolaşmalarını sağlamakiçin yaşanılan ortamların, kentlerin "yaşlı dostu" hale getirilmesi, yaşlılarakarşı önyargıları azaltmak için kuşaklararası iletişimi artırmaya yönelik programlar yürütülmesi, yaşlı istismarını engellemeye, fark etmeye yönelik yaşlılara hizmet verenlere eğitimler verilmesi ve yaşlıya verilen sağlıkhizmetlerinin kapsamının ücretsiz olması gibi uygulamalar dolaylı olarak yaşlıruh sağlığını da olumlu yönde etkileyecek hizmetlerdir ve sosyal devlet olmanın da zorunluluğudur. Yaşlının ruh sağlığının korunması öncelikle aktif ve sağlıklı bir yaşlanmanın desteklenmesinin, genel ülke politikası haline getirilmesiyle olacaktır.Yaşlının ruhsal ve fiziksel sağlığını korumak için başta yaşlı yoksulluğunu azaltmaya yönelik sosyal politikalar olmak üzere, yaşlıların sosyal ortamlarınıartırmaya, aktif yaşlıların yapabileceği iş imkanlarını artırmaya yönelik düzenlemeler gerekmektedir.Yaşlılarda genel sağlığın bozulması, bağımlığın artması, eş kaybı, emeklilikle birlikte ortaya çıkan yalnızlık, maddi durumun kötüleşmesi, hareket kaybı gibisebeplerle, ruhsal hastalıklara yatkınlık, diğer yaş gruplarına göre daha fazladır. Özellikle depresyon ve demans (bunama) yaşlı ruh sağlığının en çok üzerinde durulması gereken konularıdır. Yaşam süresinin uzamasıyla demans olgularının sayısı artacaktır. Demans için önemli bir risk etmeni olan depresyonunyaşlılarda erkenden tanınması ve iyi tedavi edilmesi; bu hastaların demans açısından takibe alınması önleyici psikiyatrik yaklaşımlar olarak değerlendirilmektedir. Ancak yaşlılar hem yaşlanmanın doğal bir süreci gibi düşünüp unutkanlık ya da moralsizlik gibi şikayetlerini hekime anlatmamakta hem de hekimler yaşlılarda ruhsal hastalıkları tanımakta zorlanmaktadırlar. Hekimler açısından bakıldığında yaşlı muayenesi bilgi, eğitim eksikliği ve yaşlımuayenesinin uzun sürmesi nedeniyle zahmetli bir süreç olarak görülebilir. Gerek tıp fakültesi gerek psikiyatri uzmanlık eğitiminde yaşlı nüfusun artışına uyum sağlayabilecek değişiklikler yapılması gereği aşikardır.Birinci basamak hekimlerinin yaşlı ruh sağlığına yönelik eğitimler alması, depresyon, demans gibi yaşlılıkta sık görülen hastalıklara karşı farkındalık düzeylerini artıracak; böylece de yaşlılarda görülen psikiyatrik hastalıkların hem önlenmesine hem de yeterli tedavi edilmesine katkı sağlayacaktır.

Sadece yaşlılar, yakınları ve bu alanda çalışan hekimler değil,bugün 65 yaşın altında olanlar yarın yaşlandığında yoksullukla boğuşmayan, geleceğinden endişeetmeyen, ruhsal ve fiziksel olarak yaşını sağlıklı ve aktif yaşayan, bir hekime başvurduğunda yeterli sürede ve iyi muayene edileceğini bilen, yasalar tarafından korunan, ruh sağlığı iyi yaşlılar olmak için, tüm ülke olarak sosyal ve sağlık politikalarımızın şu an yaşlılara sunduğu hizmetlerin takipçisi olmalıyız.

Türkiye Psikiyatri Derneği

Geriyatrik Psikiyatri Çalışma Birimi adına

Doç. Dr. Eylem Şahin-Cankurtaran

Prof. Dr. Işıl Baran Kulaksızoğlu

 

8321u03pf8|00106806E9DA|TPDSQL|tbl_forPress|forPress_content|379BE6D0-5A6A-4B9B-9A00-D4D5FD9ED429