Ayrımcılık Sağlığı Tehdit Eder

20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü’nde toplumsal yaşamın pek çok alanında devam eden translara yönelik ayrımcılığa, dışlanma ve şiddete, ama özellikle sağlık hakkına erişiminde yaşanan zorluklara kamuoyunun dikkatini çekmek isteriz.

Cinsiyet kimliği, kişinin benliğini hangi cinsiyetten algıladığını belirtir. Trans, transseksüel ve transgender ise cinsiyet kimliği doğumda tayin edilen cinsiyeti ile örtüşmeyen kişilerin sıklıkla kendilerini tanımlamak için seçtikleri bir terimdir. Cinsiyet kimliği, seçilebilen ya da  değiştirilebilecek bir özellik değildir. Cinsiyet kimliği, kişinin öznel kimliğinin bir parçası olduğu için trans olmak da tam zamanlı, yaşamın özel ve kamusal alanlarını kapsayan bir varoluş biçimidir. Herhangi bir kişinin cinsiyet kimliğini veya cinsel yönelimini gizlemek zorunda bırakılarak sağlıklı bir yaşam sürebilmesi oldukça güçtür. Toplumu oluşturanların büyük çoğunluğu tarafından genelleştirilen belirli “normallik” ölçütlerine ve cinsiyet normlarına uymadıkları için translar ötekileştirilmekte ve kimlikleri çeşitli mekanizmalarla bastırılmaya çalışılmaktadır. Trans bireylerin çoğu aileleri ve sosyal çevreleri tarafından ayrımcılığa maruz kalmakta, cinsel kimlikleri nedeniyle yoğun olarak psikolojik ve fiziksel şiddete uğramaktadırlar. Translara yönelik nefret suçlarının takip edilmesi için geliştirilen uluslar arası bir proje olan “Transrespect versus transphobia”nın verilerine göre 2008-2018 yılları arasında kayda geçen 51 trans cinayeti ile Türkiye Avrupa ülkeleri içinde ilk sırada yer almaktadır. Kaos GL’nin Homofobi ve Transfobi Temelli Nefret Suçları 2018 Raporu’na göre de nefret suçu mağdurlarının büyük bir kısmı psikolojik olarak olumsuz etkilenmekte, çok az bir kısmı profesyonel yardım almakta ve olayı bildirmektedir. Maalesef sağlık çalışanları tarafından da nefret suçuna uğradıklarını bildirmektedirler.

Toplumsal yaşamın tüm alanlarında, herhangi bir kesim tarafından sergilenen ayrımcı tutumlar ve bunların yaratacağı travmatik etkiler kişilerin ruh sağlığını olumsuz etkileyebilmektedir. Ayrımcı söylemler, transfobik tutumlar, tüm nefret söylemleri nefret cinayetlerinin ve intiharlara giden yolların önünü açmaktadır. Maruz bırakıldıkları ayrımcılık ve şiddet nedeniyle LGBTİ+ bireylerde intihar riski genel toplumdan yüksek bildirilmektedir. Trans bireylerde intihar girişim oranının %30-35 oranında olduğu düşünülmektedir. İntihar girişimi, trans ergenlerde trans olmayan akranlarına göre 6 kat daha fazladır. Bu intiharların büyük bir kısmı önlenebilir niteliktedir.

Güncel bilgiler ve kılavuzlar ışığında bu duruma uygun tıbbi yaklaşım kişinin cinsiyetine uygun bedensel ve toplumsal özellikleri edinmesinin sağlanması, bunun için gerekli tıbbi desteğin sağlanmasıdır. Bu süreçle transların ruhsal iyilik halinin ve toplumsal işlevselliğinin toplumun genelinden farksız hale gelebildiği artık bilinmektedir. Dolayısıyla bu sürece erişim sağlık hakkının görmezden gelinemeyecek bir bileşenidir. Translar, kamuya ait pek çok sağlık kuruluşunda cinsiyet geçişi sürecinde hormon ve cerrahi tedavileri için genel sağlık sigortalarından yararlanamamakta, sağlık hizmetlerine erişim konusunda zorluk yaşamakta ve hak ihlallerine maruz kalmaktadırlar. Dünya Cinsel Sağlık Birliği 1999 yılında kabul ettiği Cinsel Haklar Deklarasyonu’nda cinsel sağlığın da temel insan haklarından biri olduğunu, ‘cinsel eşitlik hakkı’ maddesinde insanların, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, ırk, sosyal sınıf, din veya fiziksel ve zihinsel engel gözetilmeden hiçbir ayrımcılığa maruz kalmamaları gerektiğini vurgulamıştır.

Hayatın her alanında transların varlığını görmezden gelen transfobik anlayışa karşı mücadele edilmesi, toplum sağlığı ve ruh sağlığı çalışmalarında bir zorunluluktur. Farkındalık çalışmalarında stratejik bir konumda olan hekim, öğretmen, hemşire, psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve benzer alanlarda çalışan kişilerin translara yönelik önyargısız  ve etik bir tutuma sahip olmaları için temel müfredatlarında ayrımcılık karşıtı eğitime yer verilmesi önemlidir. Trans bireyleri aşağılayan, ayrımcı davranan profesyoneller, kendi alanlarının meslek örgütleri tarafından mesleği kötüye kullanmaları nedeniyle disiplin kurullarında değerlendirilmeli ve bu kişilere gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır. Tıp fakülteleri ve farklı dallardaki uzmanlık eğitimlerinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konuları işlenmelidir.

Nefret söylemlerinin ve suçlarının haksız tahrik indirimleri ile ödüllendirilmesi yerine cezasızlığın önüne geçilecek tedbirler alınması, ayrımcılığa karşı, transların eşit haklara sahip olmaları için koruyucu yasal düzenlemeler yapılması, sağlık alanında trans bireylerin ihtiyaçlarını sağlayabilecek ayrımcılıktan uzak sağlık hizmetinin geliştirilmesi transfobiye ve nefret suçlarına karşı mücadelede önemlidir. Transların yaşadıkları ayrımcılık sadece psikiyatri ve tıbbın değil tüm toplum kesimlerinin mücadele etmesi gereken bir olgudur.

Hem ayrımcılık ve nefret suçlarıyla, hem de bu sorunlarla ilişkisi defalarca gösterilmiş olan intiharla mücadele toplumun tüm kesimlerinin işbirliğiyle mümkündür. Herhangi bir özellikle ilgili yaşanan ayrımcılık, diğer alanlarda yaşanan ayrımcılıklarla yakından ilişkilidir. Ayrımcılıkla, dışlanmayla, nefret suçlarıyla ve bunların bedensel ve ruhsal sağlığa olumsuz etkileriyle ilgili çalışmak, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin temel bileşenlerinden biridir.

Türkiye Psikiyatri Derneği & Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği

 

 

8321u03pf8|00106806E9DA|TPDSQL|tbl_forPress|forPress_content|18D6F338-4BE3-49CF-A239-126AF41F97C3